Bilişsel önyargılar içeriden nasıldır?
Yakın zamanda yayımlanan SSC gönderisi Why doctors think they’re the best’e ek olarak…
| Bana nasıl geliyor | Aynı şeyi hisseden başkalarını nasıl görüyorum |
|---|---|
| Bu tartışmalı bir konu ama öyle olmamalı çünkü benim olduğum taraf bariz şekilde haklı. | Haklı olarak anlamakta zorlandıkları ve nihayete varmamış bir konuda taraf seçmişler. |
| Bu konuyu dikkatle çalıştım. | Uygun olan kanıtları tercihen arıyorlar. |
| Benim tarafım için yapılan argümanlar bariz biçimde mantıklı, neredeyse sıkıcı. | Kendi tarafları için yapılan tüm argümanları kabul etmeye çok hazırlar. |
| Karşı taraf için yapılan argümanlar çelişkili, yüzeysel, mantıksız veya çürütülmüş. | Karşı taraf için yapılan argümanları ilk fırsatta savıyorlar. |
| Karşı taraftaki insanların çoğunun bu argümanlara inanmasının nedeni bilgisiz olmaları, konu hakkında yeterince düşünmemeleri ya da kötü motivasyonlara sahip insanlar tarafından yanlış yönlendirilmiş olmaları. | Karşı tarafa dair algılarındaki kusurlu bakış açısı, kimin o tarafta yer alabileceği konusunda kafalarını karıştırıyor. Bu karışıklığı da komplo teorilerine yakınsayabilecek güçlü varsayımlarda bulunarak çözüyorlar. |
Bu uyuşmazlığın bilimsel adı: doğrulama yanlılığı.
| Aynı şeyi hisseden başkalarını nasıl görüyorum |
|---|
| Müşterilerim/arkadaşlarım/ilişkilerim beni seviyor, ben de onlara iyi geliyorum, dolayısıyla genel anlamda iyi biriyim. | Onları sevmeyen ve terk etmiş müşterilerini/arkadaşlarını/ilişkilerini ihmal ettiklerinden ne kadar iyi olduklarını değerlendirirken bonkör davranıyorlar. |
| Müşteriler/arkadaşlar/ilişkiler bana döndüğünde, yerine geçtiğimi kişi hakkında korkunç hikâyeler anlatırlar, dolayısıyla ben onlardan daha iyiyim. | Sahip oldukları insanlarla mutlu olan ve dolayısıyla asla onların müşterisi/arkadaşı/ilişkileri olmayacak insanları görmüyorlar. |
Bu uyuşmazlığın bilimsel adı: seçim yanlılığı.
| Bana nasıl geliyor | Aynı şeyi hisseden başkalarını nasıl görüyorum |
|---|---|
| Akıllı ve sıcakkanlı olmama rağmen insanlar beni dinlemiyor. | Akıllı ve sıcakkanlı olmalarına rağmen anlaması zor biri. |
| Konu hakkında o kadar derin bir anlayışa sahibim ki insanlar gelip paylaşmak için fazla aptal ya da ilgisiz hissediyor. | Ya anlayışlarını ifade etmekte başarısızlar ya da muğlak kanıtlar sunuyorlar. |
| Başkaları tarafından dinlenmemek hayatımın bazı alanlarını etkilese de özellikle benim için çok önemli konularda sarsıcı oluyor. | Bu kötü iletişim hayatlarındaki bütün alanları etkiliyor ama önemsiz alanlarda, başkalarının kendilerini anlamadığını bile anlamıyorlar. |
Bu uyuşmazlığın bilimsel adı: şeffaflık illüzyonu.
| Bana nasıl geliyor | Aynı şeyi hisseden başkalarını nasıl görüyorum |
|---|---|
| Bunun planlandığı gibi gitmeyeceğini o dönemden biliyordum. | Olup bitecekleri öngöremediler. |
| Kötü bir plandı ve kötü olduğunu bilmeliydik. | Öngörünün ne kadar zor olduğunu kavrayamıyorlar, dolayısıyla hata onlara olduğundan daha bariz görünüyor. |
| Kötü olduğunu biliyordum, sadece haklı olarak (örneğin kibarlıktan, kötü planı yapanlara duyulan fazla güvenden) ya da benim sorumluluğum olmadığından veya zaten kimse beni dinlemediğinden söylemedim. | Bu görünürde bariz hata için suçlanmaktan kaçınmak adına bahane uyduruyorlar. |
Bu uyuşmazlığın bilimsel adı: geri görüş önyargısı.
| Bana nasıl geliyor | Aynı şeyi hisseden başkalarını nasıl görüyorum |
|---|---|
| Sezgilerim iyidir; yetersiz bilgiyle verdiğim kararlar bile doğru çıkıyor. | Kendi başarılarını hatırlama ve kendi başarısızlıklarını unutma eğilimindeler, bu da geçmiş başarıyı gözlerinde büyütmelerine neden oluyor. |
| Belirli projelerin nasıl gideceğini ya da bazı insanlarla nasıl anlaşacağımızı başlangıçta bilirim. | Bir projeye veya ilişkiye gösterdikleri gayreti doğrudan etkileyen, kendi kendini gerçekleştiren kehanetlerde bulunuyorlar. |
| Başkalarına kıyasla kararlarımda sıra dışı biçimde başarılıyım. | Başkalarının kararlarını kendilerininkinden daha aklı başında değerlendiriyorlar. |
| Dolayısıyla kendi hızlı kararlarıma güvenirken rahatımdır. | Dolayısıyla kendi kararlarının niteliğini olduğundan değerli bulurlar. |
| Bu, benim için çok önemli olan hayati kararları için daha da geçerlidir. | Evet, bu onlar için çok önemli olan hayati kararlar için daha da geçerlidir. |
Bu uyuşmazlığın bilimsel adı: iyimserlik yanlılığı
Soyut kavramlarla iletişim kurmak çok zordur. (Bkz: Illusion of transparency: Why no one understands you) Dolayısıyla sıklıkla başarısızlıkla sonuçlanır. (Bkz: Explainers shoot high. Aim low!) İletişimin başarısız olduğu fark etmek bile zor. (Bkz: Double Illusion of Transparency) Dolayısıyla, soyut kavramlarla iletişimin ne kadar az durumda gerçekten başarılı olduğunu takdir etmek de güç.
Rasyoneller bunu fark etti. (Örnek) Scott Alexander birçok somut örnek kullanıyor ve tam da bu sebepten aramızdaki en iyi iletişimci olabilir. Eliezer’in Sequences’ının çalışmasının bir sebebi de açıklamak için örnekler ve hatta kurguyu kullanması. Fakat geri kalanımız rasyonellikten bahsederken, çoğunlukla hâlâ soyut kavramlarla konuşuyoruz.
Örneğin, yakın zamanda yayımlanan bu videoyu birçok kişi, kıyaslanabilir biçimde yanaşılabilir olmakla övdü. Ve video birçok noktada doğru olanı yapıyor; örneğin yalnızca kanıtın olasılık oluşturmaması gerektiğini, yalnızca öncül olasılıkları güncellemesi gerektiğini vurgulayıp tekrar ediyor. Ama yine de süresinin yarısından fazlasını, nüfusun yüzde 3’ünden fazlasının okuyamayacağı bir matematiksel formülü göstererek geçiriyor. İnsanların çoğu için, yalnızca kullandığı örneğin “akılda kalma” ihtimali var. Buna rağmen video tek örneğini, soyut açıklamaya ulaşmak için bir araç olarak kullanıyor.
Bu bir hata. Bayes’in Kuramı’nın nasıl uygulanacağına dair (tercihen komik ya da seksi) üç ila beş berrak örneğin, çoğu insan üzerinde çok daha kalıcı bir etki bırakacağına inanıyorum.
İletişim biçimi konusunda son derece talepkâr oluşumuz DahaAzHatalıların genel nüfusa kıyasla (ortalamaya bakıldığında) çok daha akıllı, STEM eğitimli ve çok daha genç olduğunu doğru biçimde tahmin ediyor. Kool Aid’i içebilmek için bile böyle olmanız şart! Bu da bizi homojen kılıyor ve DahaAzHatalıların bir kabileye ait hissetmesine de büyük olasılıkla önemli bir katkıda bulunuyor ki bu durum duygusal anlamda tatmin sağlıyor. Fakat dünyanın büyük bir bölümünü de kendi kötü kararlarına bırakıyor. Raising the Sanity Waterline mücadelesine katkıda bulunmalıyız ve bunu, büyük ölçüde soyut kavramlarla iletişim kurmaya devam ederek yapamayız.
Yukarıdaki tablolar, aşağıdaki neticeleri daha iyi yapmanın bir yolunu gösteriyor.
Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Daha somut bir iletişim kurmalı mıyız? Şayet öyleyse, bunu bu şekilde mi yapmalıyız, yoksa farklı bir biçimde mi?
Bu tabloları düzeltmek ister misiniz? Daha paralel gözlemlerde ya da başka önyargı önerilerinde bulunmak ister misiniz?
Bu gönderinin taslağına destek olan Simon, miniBill ve daha birçok kişiye teşekkürler.
Bu çalışma Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı altında lisanslanmıştır.